Tüm Deniz Balıklarının Özellikleri Resimleri
AKYA
Lichia amia,Gabelsmakrele,Liche n‚-b‚
Lichia amia,Gabelsmakrele,Liche n‚-b‚
Kuzu, Çıplak, Leka ve İskender Balığı olarak da anılır. Genelde 50 – 100 cm, en çok 180 cm. ve 60 kg. ağırlıkta olabilir. Yumuşakçalar , kabuklular ve küçük balıklarla beslenerek dipte kıyılara yakın küçük sürüler halinde dolaşır. Canavar balıklardandır, çevresindeki balıkları yok edercesine yer. Geçmişte çok avlanılması nedeniyle neslinin tükenme tehlikesi vardır. Korunması gerekir.
………………………………………….. ………….
AY BALIĞI
Mola Mola,Mondfisch,Poisson-lune
Mola Mola,Mondfisch,Poisson-lune
Pervane Balığı da denir. Okyanuslar ve Akdeniz’in açıklarında uzun göçler yapmadan, bazen derinlerde, bazen de su yüzeyinde yan yatarak dolaşır. İyi yüzemeyen, hareketsiz bir balıktır. Deniz anaları, Ahtapot, Mürekkep Balığı ve diğer balıklarla beslenir. 2,5 – 3 m. boydan 1.500 kg. ağırlığa erişip 20 – 25 yıl yaşayabilir. Bahardan yaz sonlarına kadar 300 milyona varan yumurta döker. Bu yumurtaların çoğu diğer balıklara yem olur. Eti lezzetsiz ve fena kokulu olduğu için insan besini yönü ve ekonomik değeri yoktur.
………………………………………….. ……..
BAKALYARO
Merlangius Merlangos,Blauer wittling,Merlan bleu
Mezgit ve Gelincikle aynı türdendir. Karadeniz’de yaygın, Ege’de az bulunur. Genelde 15 – 20, en çok 45 – 50 cm. boyunda olur. Sahillerin 3 -4 m’ye kadar derinliklerindeki sığların kumlu, çakıllı ve yosunlu diplerinde fazla göçler yapmadan yaşar. Balık yumurtaları, küçük balıklar ve karides gibi canlılarla beslenir. Üremelerini Şubat – Mayıs arasında sahillere yakında yapar. Mezgitle eş, beyaz ve lezzetli etiyle ekonomik değeri yüksektir.
Mezgit ve Gelincikle aynı türdendir. Karadeniz’de yaygın, Ege’de az bulunur. Genelde 15 – 20, en çok 45 – 50 cm. boyunda olur. Sahillerin 3 -4 m’ye kadar derinliklerindeki sığların kumlu, çakıllı ve yosunlu diplerinde fazla göçler yapmadan yaşar. Balık yumurtaları, küçük balıklar ve karides gibi canlılarla beslenir. Üremelerini Şubat – Mayıs arasında sahillere yakında yapar. Mezgitle eş, beyaz ve lezzetli etiyle ekonomik değeri yüksektir.
………………………………………….. .
Mullus Barbatus,Meerbarbe,Rouget-Barbe De Vase
Sıcak ve ılık denizlerin kumlu, çamurlu sahillerinde 300 m’ye varan derinliklerinde sürüler halinde yaşar. Ortalama 12 – 15 cm’den en çok 40 cm. büyür. Suyun ısı şartlarında derinlerden sahile mevsimsel göçler yapar. 10 yıl yaşayabilir. Nisan – Haziran arası 15.000 – 100.000 yumurta döker. Etinin lezzeti ve bol avlanılmasıyla ekonomik değeri yüksektir.
BERBER BALIĞI
Anthias Anthias,Fahnenbarsch,Barbier-Hirondelle
Hani ailesinden bir balıktır. Sıcak ve ılıman denizlerin kayalık, çakıl ve bazen çamurlu “bölgelerinde; 50 – 300 m. derinliklerde yaşayan” Berber Balığı, 25 cm. uzunluğa erişebilir. Az bulunduğu için fazla ekonomik değeri yoktur. Denizlere renk güzelliği verir. Üremeleri diğer Hani cinsi balıklar gibidir.
Hani ailesinden bir balıktır. Sıcak ve ılıman denizlerin kayalık, çakıl ve bazen çamurlu “bölgelerinde; 50 – 300 m. derinliklerde yaşayan” Berber Balığı, 25 cm. uzunluğa erişebilir. Az bulunduğu için fazla ekonomik değeri yoktur. Denizlere renk güzelliği verir. Üremeleri diğer Hani cinsi balıklar gibidir.
………………………………………….. …………………………
BERLAM
Merluccius Merluccius,Hechtdorsch,Merlu Commune
Merluccius Merluccius,Hechtdorsch,Merlu Commune
Ilık denizlerin orta sularında yaşar. Ege, Marmara ve Akdeniz’de yaygın, Karadeniz’de seyrek bulunur. Gündüzleri 80 – 300 m’ye varan derin sularda, gezinip geceleri avlanmak için kıyılara ve yüzeye yaklaşır. Kolyoz, Çaça, Hamsi ve benzeri küçük balıklarla beslenir. En çok 80 – 100 cm. boy ve 10 kg. ağırlığa erişebilir. Mayıstan Ağustosa kadar sahillere yakında üremelerini yapar. Etinin lezzet ve kalitesi Mezgitle eştir. Taze olarak her mevsimde yendiği için ekonomik değeri yüksektir.
………………………………………….. ……………………………..
CAMGÖZ KÖPEKBALIĞI
Galeorhinus Galeus,Dornhai,Requin-hƒ
Galeorhinus Galeus,Dornhai,Requin-hƒ
Sıcak ve ılık denizlerin 100 m’nin altındaki serin sularda tek başına yaşayan, boyları 4 – 5 m’den 10 – 15 m’ye ulaşan, omurgasızlar (Mürekkep Balığı, Ahtapot, medusalar) ve sürü halindeki küçük balıkları yiyerek beslenen bir Köpekbalığı türüdür. Sıcak yaz günlerinde ağır hareketlerle su yüzeyinde yüzer. Rahatsız edilmezse saldırgan değildir. Açıkdenizlerde erkek tarafından döllenen dişiler 8 – 14 arası canlı yavru doğurur. Başka ülkelerde yenilmesine rağmen, yakalananları ülkemizde balık unu üretiminde kullanılır.
………………………………………….. …………………….
ÇAÇA
Sprattus Sprattus,Sprotte,Sprat
Sprattus Sprattus,Sprotte,Sprat
Sardalya – Tirsi ailesindendir. Boyu 6 – 8 cm, Karadenizin batısında 13 – 15 cm. olanlarına rastlanır. Besinleri planktonlar ve balık yavrularıdır. Sürüler halinde yaşar. Mayıs – Haziran arasında üreme yapar. Eti fazla lezzetli değildir. Bu nedenle özel avcılığı yapılmaz. Buna karşı denizlerde ekonomik değeri çok yüksek olan uskumru, palamut, torik gibi balıklar için yem değeri vardır. Kuzey Avrupa ülkelerinde konservesi çeşitli isimlerle pazarlanır.
………………………………………….. ………………………………….
ÇAMUKA
Atherina Hepsetus,Grosser Ahrenfisch,Poisson D’argent
Atherina Hepsetus,Grosser Ahrenfisch,Poisson D’argent
Gümüş türündendir. Fazla derin olmayan sahillerin sıcak ve ılıman sularında, kumlu veya çakıllı bölgelerde sürüler halinde ve balık yavruları, kabuklular ve yumuşakçalarla beslenerek yaşar. Suyun tuzluluk oranı ve oksijen değerine uyum gösterir. Bu nedenle göllerde bile yaşayabilir. Boyu 10 – 12, en çok 16 – 18 cm. olabilir. Suların bölgesel sıcaklığına göre Nisan-Eylül arasında ürer. Beyaz ve çok lezzetli etiyle ekonomik değeri yüksektir.
………………………..
ÇİPURA
Sparus Aurata,Goldbrasse,Dorade Royal
Sparus Aurata,Goldbrasse,Dorade Royal
Ege ve Akdenizin bu namlı balığı Marmarada seyrek bulunur. Ortalama 25 – 35 cm. boy ve 0,5 – 3 kg. ağırlıkta, en çok 60 cm. ve 6 kg’da olabilir. Etçil bir balıktır. Kuvvetli çenesiyle küçük kabukluları, balıkları ve diğer hayvanları kolayca yer. Yaz devresinde sığlarda, kış aylarında da 35 – 40 m. derinliklerde yaşar. İki yaş üstündekiler daha da derinlere iner. Üremeleri Ekim – Aralık aylarında olur. 100.000 – 150.000 yumurta döker. Eti çok lezzetlidir. Ayrıca üretim kültürüne uygunluğu nedeniyle ekonomik değeri çok yüksektir.
ÇİTARİ
Boops Salpa,Goldstriemen,Saupe
Boops Salpa,Goldstriemen,Saupe
Karagöz ailesinden bir balıktır. Sarpan Balığı da denir. Boyları 45 cm. olabilir. Görüntüsü çok güzel fakat eti lezzetsizdir. Bu nedenle fazla ekonomik değer taşımaz. Marmara, Ege ve Akdeniz’de bol, Karadeniz’de seyrek rastlanır. Yaşam karakteri ve üremeleri Karagöz cinsi balıklarda olduğu gibidir.
ÇİZGİLİ MERCAN
Lithognathus Mormyrus,Marmorbrasse,Serranide Ou Bar
Lithognathus Mormyrus,Marmorbrasse,Serranide Ou Bar
Mırmır Balığı da denir. Mercana göre vücudu daha uzundur. Genellikle Akdenizde bulunur ve en çok 30 cm’e büyür. Sığ suların bitkilerle örtülü taşlık, kayalık, kumluk bölgelerinde yaşar. Acısu bölgelerine de girer. Biyolojik yaşamı Karagöz / Mercan gibidir. Etinin lezzetli olmasına rağmen az bulunan ve sadece taze tüketilen bir balıktır.
………………………………………….. …………………………….
ÇİZGİLİ ORKİNOS
Katsowonus Pelamis,Echter Bonito,Bonite … Ventre Raye
Katsowonus Pelamis,Echter Bonito,Bonite … Ventre Raye
Karadeniz, Marmara ve Kuzey Egeye kadar sularımızda rastlanan Orkinos türlerinden biridir. Boyu ortalama 60 – 100 cm. olur. Yemlendiği balık sürülerini önüne katarak Karadenize çıkar ve orada sular ısınınca üreme yapar. Bu gidiş – gelişler Karadeniz ve Marmaradaki yerli balıkların doğal dengesini oluşturur. Etinin insan gıdası olarak çeşitli değerlendirilmesi ve avcılık yönüyle aşırı tüketimi hem Orkinos türünü hem de onunla akım sağlayan diğer balık türlerini tehlikeli olarak etkilemektedir.
………………………………………….. …………………………..
DENİZ ALASI
Salmo Trutta Labrax,Meerforelle,Truite De Mer
Salmo Trutta Labrax,Meerforelle,Truite De Mer
Karadeniz Alabalığı, Som Balığı olarak da tanınır. Solmon Balığı ile hem akrabalığı, hem de benzerliği vardır. Bir türü de Akdenizde yaşar. Genelde 50 – 80 cm. boy ve 3 – 7 kg. ağırlıktan, en çok 100 cm. ve 25 kg’a erişenlerine rastlanır. Ömrünün bir kısmını denizde geçirdikten sonra üremek için nehirlere girer. Ağırlığına oranla 2.000 – 16.000 yumurta döker. Kuvvetli çenesi olan yırtıcı bir balıktır. Küçük balıklar ve kabuklularla beslenir. Eti çok lezzetli olduğu gibi, yumurtasından da kırmızı havyar elde edilir. Ekonomik değeri çok yüksektir.
DÜLGER
Zeus Faber,Peterfisch,Saint Pierre
Zeus Faber,Peterfisch,Saint Pierre
Boyu 50 – 60 cm’ye ulaşan Dülger Balığı gezici bir balıktır. Mayıs’ta Marmara’dan Karadeniz’e çıkar. Akdeniz, Ege, Marmara ve kısmen de Karadeniz’de yaşayan, kalın pullarla örtülü Dülger Balığı etobur bir balıktır. Büyük ağzıyla kendinden küçük pek çok balığı yutarcasına yer. Genelde 60 – 70 cm. derinliklerde yaşar. Kış mevsiminden sonra suların ısınmasıyla, Mayıs ayından başlayarak Temmuz sonuna kadar üremelerini sürdürür. Dülger Balığı, İzmir-Antalya arası yörelerimizde Peygamber, Dikenli Peygamber Balığı olarak da tanınır. Eti lezzetli, beyaz ve yararlıdır.
Pişirme Biçimi
Tava, haşlama (mayonezli), sonbahar ve kış ayları buğlama, balık salatası
Tava, haşlama (mayonezli), sonbahar ve kış ayları buğlama, balık salatası
Dönem
Ekim-Kasım ayları
Ekim-Kasım ayları
DİKENLİ KIRLANGIÇ
Aspitriglia Cuculus,Seekuckuck,Grondin Perlon
Aspitriglia Cuculus,Seekuckuck,Grondin Perlon
Kırlangıç ailesinin bir türüdür. Sırt ön yüzgeçlerinin sivri ve uzunluğu, yan taraflarındaki sert kabuklarla Kırlangıçtan ayrılır. Ege, Akdeniz ve Marmara’da bulunur. Karadeniz’de rastlanmaz. En çok 45 cm. boyda olur. Denizlerimizde sayısı Kırlangıçtan daha azdır. Genelde 30 m. derinlikte durgun sularda, sırasında 100 – 250 m. derinliğe inerek yaşar. Eti lezzetli ve yararlıdır. Ekonomik değeri vardır
………………………………………….. ………………………..
DİKENLİ ÖKSÜZ
Prestedion Cataphractum,Panzerhahn,Malarmat
Prestedion Cataphractum,Panzerhahn,Malarmat
İsim benzerliğine karşın Kırlangıç ailesinden Öksüzle soydaşlığı yoktur. Marmara, Ege ve Akdeniz sahillerinin 30 – 400 m’ye varan derinliklerin kumlu, çakıllı, yosun kaplı zeminlerinde yaşar. Boyları 10 – 15, en çok 30 cm. olabilir. Küçüklerine Mıcır, büyüklerine Çuka denir. Çiftler halinde gezerek yosunlar, otlar, yumuşakçalar ve küçük kabuklularla beslenir. Mayıs – Temmuz arasında ürer. Eti lezzetlidir fakat çok seyrek bulunur.
………………………………………….. …………………..
DİL BALIĞI
Arnoglossus Laterna,Seezunge,Sole Commune
Arnoglossus Laterna,Seezunge,Sole Commune
Denizlerimizde 10 m’den 300 – 500 m’ye kadar derinliklerin, kumlu, çamurlu veya çakıllı diplerinde fazla hareket etmeden ve uzun göçler yapmadan yaşar. Boyları 20 – 25 cm. olur. Dipteki omurgasızlar, küçük balıklar ve böceklerle beslenir. Bahardan itibaren kıyılara sokularak Haziran – Temmuz arasında üreme yapar. Kış aylarında eti dolgun ve lezzetli olur. Genelde her mevsimde bulunan ekonomik değeri yüksek olan bir balıktır.
Pişirme Biçimi
Tava, ızgara, şiş veya fileto, balık çorbasına (ilave edilir), buğlama
Tava, ızgara, şiş veya fileto, balık çorbasına (ilave edilir), buğlama
Dönem
Kış ve İlkbahar aylarında, kasım – mayıs arası
Kış ve İlkbahar aylarında, kasım – mayıs arası
………………………………………….. …………………….
ELEKTRİK BALIĞI
Torpedo Marmorata,Zitterrochen,Torpille Marbree
Torpedo Marmorata,Zitterrochen,Torpille Marbree
Bir köpek balığı türüdür. Sıcak ve ılıman denizlerin 100 – 150 m’ye varan diplerinde fazla göç etmeden yaşar. Boyu 150 cm. olabilir. Genelde avlanmak için veya tehlike halinde 100-220 volt’a varan, insan için tehlikeli fakat öldürücü olmayan kısa süreli elektrik çarpması yapar. Bahar – yaz aylarında çiftleşerek ürer. Dişileri 14 – 15 canlı yavru yapar. Eti yenebilir, fakat ülkemizde fazla tüketilmez.
EŞKİNA
Sciana Umbra,Meerrabe,Corb
Sciana Umbra,Meerrabe,Corb
Sıcak ve ılıman denizlerin 100 – 150 m. taşlık, kayalık ve mercanlı bölgelerinde yaşar. Bütün denizlerimizde bulunur. Gezgin bir balık değildir. Aynı zamanda Taşbalığı ve Mavruşgil Balığı olarak da tanınır. Bahar sonu, yaz aylarında üreyen Eşkina 30 – 35 cm. uzunluk ve 500-600 gr. ağırlığa erişir. Beyaz ve çok lezzetli eti ile ekonomik değeri yüksektir.
Pişirme Biçimi
Buğlama , haşlama (mayonezli), tava, yahni, kiremitte fırın, salata, çorba
Buğlama , haşlama (mayonezli), tava, yahni, kiremitte fırın, salata, çorba
Dönem
Mayıs, Ekim ve Kasım ayları
Mayıs, Ekim ve Kasım ayları
………………………………………….. ………………
FANGRİ MERCAN
Sparus Pagrus,Sackbrasse,Pagre Commune
Sparus Pagrus,Sackbrasse,Pagre Commune
Bir Mercan türüdür ve Trança ile büyük benzerlik gösterir. Ortalama 25-35, en çok 80 cm. boyda sıcak denizlerde, Güney Ege ve Akdenizde yaygın bulunan kabuklular, yumuşakçalar ve küçük balıklarla beslenen etçil bir balıktır. Taşlık ve kayalıkların mağaralı oyuklarında yaşar. Üremesi bahardan Ağustosa kadar sürer. Mercan ailesi içinde eti lezzetli olanlardandır., ancak seyrek bulunduğu için ekonomik değeri bölgeseldir.
Pişirme Biçimi
Tava, ızgara, şiş veya fileto, haşlama mayonezli, yahni, kiremitte fırın, buğlama, salata
Tava, ızgara, şiş veya fileto, haşlama mayonezli, yahni, kiremitte fırın, buğlama, salata
Dönem
Mayıs, Ekim, Kasım ayları
Mayıs, Ekim, Kasım ayları
Dişli Balık
#fullpost{display:inline;}Amatör balıkçının 2006 yılında Teksas Lubbock’ta yakaladığı bu balığın diğer balıklardan çok farklı olduğunu fark etti. Yakaladıkları balığın aynı insanların gibi diş yapısına sahip olduğunu gördü.
Tüm Deniz Balıklarının Özellikleri Resimleri 4
İSKORPİT HANİSİ
Polyprion Americanus,Wrackbarsch,Cernier Commun
Polyprion Americanus,Wrackbarsch,Cernier Commun
Boyu 2 m. olabilen bu balık Hani cinsinin en iri örneklerindendir. Deniz diplerinin taşlık, kayalık oyuklarında 100 – 200 m., yetişkinleri 1.000 m’ye kadar derinliklerde yalnız yaşar. Etçil bir balıktır, küçük balıklar, kabuklular ve diğer hayvanlarla beslenir. Eti lezzetli ve bol olmakla beraber az avlandığı için ekonomik yönü zayıftır. İnceleme olanağı da az olduğu için yaşam ve üreme şartları Hani türüne uygulanabilir.
………………………………………….. ……………………….
İSPARİ / ISPAROZ
Diplodus Annularis,Ringelbrasse,Sparellion
Diplodus Annularis,Ringelbrasse,Sparellion
Bütün denizlerimizin sıcak ve ılık sahil bölgelerinde yaşayan bir Karagöz türüdür. 16 – 20 cm’e büyüyebilir. Denzi kurtları, karides, yosunlar ve balık yavrularıyla beslenir. Göçer balıklardandır. İlkbahardan yaz sonuna kadar üremelerini sürdürür. Eti beyaz, yağlı ve lezzetlidir.
Pişirme Biçimi
Tava, buğlama , ızgara
Tava, buğlama , ızgara
Dönem
Yaz ayları Ağustos
Yaz ayları Ağustos
………………………………………….. ………………………
İSTAVRİT
Trachurus Trachurus,St”cker,Cinchard Commune
Trachurus Trachurus,St”cker,Cinchard Commune
Denizlerimizde Sarıkanat İstavrit (Akdeniz) ve Karagöz İstavrit (Karadeniz – Marmara) olarak iki türü yaşar. Boyları Karagöz’de 15 – 25 cm, en çok 30 cm, Sarıkanat’ta ise 30 – 50 cm. olur. Küçüklerine Kraça denir. Gezici balıklardır. Hamsi, Çaça, Çamuka gibi küçük balıkların yavrularıyla beslenir. Mayıs – Ağustos arası sürüler halinde ürer.
Lezzetli eti, çeşitli yemekleri ve bol avlanmasıyla ekonomik değeri en yüksek balıklardandır.
Lezzetli eti, çeşitli yemekleri ve bol avlanmasıyla ekonomik değeri en yüksek balıklardandır.
Pişirme Biçimi
Tava, çiroz
Tava, çiroz
Dönem
Sonbahar ve kış ayları Ekim, Kasım
Sonbahar ve kış ayları Ekim, Kasım
İSTRONGİLOS
Spicara Smaris,Schnauzenbrasse,Picarel
Spicara Smaris,Schnauzenbrasse,Picarel
Bütün denizlerimizde ve denizlerin nehirle karışımı acısu bölgelerinde yaşar. İzmaritle aynı ailedendir. Erkekleri 13 – 16, dişileri 15 – 20 cm. boy ve 50 – 100 gr. ağırlıkta olur. Suların ısısına göre açıkdenizle kıyılar arasında gidip gelirler. Nisan – Mayıs, bazen de Temmuza kadar üreyip 40.000 – 60.000 yumurta döker. Planktonlar, küçük hayvanlar ve deniz bitkileriyle beslenir. Eti lezzetlidir, bol bulunduğu için ekonomik değeri vardır.
USKUMRU
Scomber Scombrus,Makrelen,Maquereau Commun
Scomber Scombrus,Makrelen,Maquereau Commun
Genelde 25 – 30 cm. olan, 40 cm’e büyüyebilen, sürüler halinde yaşayan Marmara bölgesinin yerli balığıdır. Geçmişte Karadeniz ve Ege arasında büyük göçler yapan, eti çok lezzetli bol avlanılan uskumru, şimdilerde ekolojik nedenlerle seyrek rastlanan adeta tükenmiş bir balıktır. Normalde, 2 – 3 yaşında olgunlaşan dişileri 350.000 – 400.000 yumurtasını denize bırakır. Üreme devresi Şubat – Nisan arasındadır. Planktonlar, hamsi, çaça gibi küçük balıklar ve yavruları besinleri arasındadır. 8 – 10 yıl yaşar. Torik ve Kofana baş düşmanıdır. Az yağlı ve kurutulmuşuna Çiroz denir. Yaşam ortamı tekrar varolduğunda ekonomik değeri en yüksek balıklardan biridir. Atlantik’de yaşayan lezzetsiz bir türü daha vardır.
Pişirme Biçimi
Tava, ızgara, dolma, kağıt kebabı, plaki, papaz yahnisi, haşlama, buğlama, tuzlama, çiroz, köfte, füme
Tava, ızgara, dolma, kağıt kebabı, plaki, papaz yahnisi, haşlama, buğlama, tuzlama, çiroz, köfte, füme
Dönem
Temmuz – Kasım, Aralık
Temmuz – Kasım, Aralık
………………………………………….. ………………………………..
ÜZGÜN
Callionymus Iyra,Gestreifter Leierfisch,Grand Dragonet
Callionymus Iyra,Gestreifter Leierfisch,Grand Dragonet
Renklerinin güzelliğinden ötürü Mine Balığı adıyla da tanınır. Boyları 25 cm. kadar olabilen bu balık karides, yengeç, deniz kestanesi, deniz yıldızı, omurgasızlar ve yosunlar gibi çeşitli besinlerele yaşar. Sığ sulardan 300 – 350 m. derinliklere inebilir. Denizlerimizde yaygın olarak bulunur. Etinin kıymetli olmayışı, dikenlerinin az da olsa zehirli oluşu ile herhangi bir ekonomik yönü yoktur.
………………………………………….. …………………………….
VATOZ
Raja Clavata,Nagelrochen,Raie Bouclee
Raja Clavata,Nagelrochen,Raie Bouclee
Köpekbalığı ailesindendir. Bütün dünya denizlerinde çok çeşitli türleri yaşar. 1 m’yi aşan boy ve 40 – 50 kg. ağırlıkta olanlarına rastlanır. Uzun geziler yapmadan 15 – 20 m’den 100 – 150 m’ye varan derinlerde kumlara gömülü yatarak av bekler. Kabuklular, küçük balıklarla beslenir. Bahar ve yaz aylarında sahillere yaklaşarak üreme yapar. Dişileri 10 – 30 yumurta verir. Eti lezzetlidir. Fakat az tutulur. Karaciğerinden A vitamini ve yağ üretilir. Ekonomik değeri vardır.
YAZILI HANİ
Serranus Scriba,Schriftbarsch,Serran Ecriture
Serranus Scriba,Schriftbarsch,Serran Ecriture
Uzunluğu en çok 25 cm. olabilen Yazılı Hani kendi türünün tipik bir örneğidir. Belli bölgelerde yalnız yaşar. Levrek Balığı ailesindendir. Kendinden küçük balıklar, karides gibi kabuklularla beslenir. Yaklaşık 30 m. derinlerde, belirli bölgelerde yalnız yaşar. Baş kısmındaki, çeşitli renk ve süslemelerden ‘yazılı’ ismini alır. Üremeleri Mayıs – Haziran arasında olup, cins ve türlerine göre 18.000 – 900.000 yumurta döker.
Pişirme Biçimi
Tava, buğlama , plaki
Tava, buğlama , plaki
Dönem
Yaz ayları Ağustos
Yaz ayları Ağustos
………………………………………….. …………………….
İSKORPİT
Scorpaena Porcus,Brauner Drachenkopf,Rascasse Brune
Scorpaena Porcus,Brauner Drachenkopf,Rascasse Brune
Yaşamı aynı aileden olan Lipsosun aynıdır. Farkları İskorpitin Lipsosa göre daha küçük olması (ortalama 20 – 30 cm.) ve renginin koyuluğudur. İskorpitin de dikenleri Lipsos gibi çok zehirlidir. Bu nedenle yakalandığında dikkat edilmelidir. Eti lezzetli ve çok yararlıdır.
Pişirme Biçimi
Çorba, yahni, buğlama , plaki, fleto tava
Çorba, yahni, buğlama , plaki, fleto tava
Dönem
Yaz ayları Ağustos
Yaz ayları Ağustos
………………………………………….. ………………
………………………………………….. ……………………..
İZMARİT
Maena Smaris,Gefleckter Schnauzenbrasse,Mendole, Picare
Maena Smaris,Gefleckter Schnauzenbrasse,Mendole, Picare
Denizlerimizin yerli balıklarındandır. Küçüklerine Kancur, büyüklerine Kanal İzmariti denir. Boyu ortalama 15 cm, dişileri daha küçük olur. Hareketli ve kurnazdır. Yaz aylarında sahillere kadar sokulur. Üst, ön dikenleri tehlikelidir. Batar ve yara yapar. 10 – 12 yıl yaşayabilir. Erkekleri 3, dişileri 2 yaşında olgunlaşıp 60.000 – 70.000 yumurta verir. Balık yumurtaları, yavruları ve yosunlarla beslenir. Eti beyaz ve lezzetlidir. Bol tüketilir.
Pişirme Biçimi
Tava, ızgara, buğlama , tuzlama
Tava, ızgara, buğlama , tuzlama
Dönem
Ağustos – Ekim
Ağustos – Ekim
………………………………………….. ……………………………..
ZARGANA
Belone Belone,Hornhecht,Orphie
Belone Belone,Hornhecht,Orphie
60 – 70 cm., bazen de 1 m. uzunluğa varan Zargana ortalama 18 yıl yaşar. Hamsi, Çaça, Çamuka ve Kıraça gibi küçük balıklarla beslenir. Ilıman denizlerimizin yerli balıklarındandır. Kılıç balığı başlıca düşmanıdır. Yapısıyla gayet çevik ve süratli bir balıktır. Kendini korumak için su yüzeyine sıçrayarak da yüzebilir. Genelde Lüfer avında yem olarak kullanılır. Eti yönünden değerlidir. İlkbahardan sonbahara kadar üreme sürecinde 30.000 – 50.000 yumurta verir.
Pişirme Biçimi
Tava, buğlama, plaki
Tava, buğlama, plaki
Dönem
Aralık – Şubat
Aralık – Şubat
………………………………………….. ……………………………….
ZURNA BALIĞI
Scomberesox Saurus,Makrelenhecht,Balaou Atlantique
Scomberesox Saurus,Makrelenhecht,Balaou Atlantique
Uskumru Turnası da denir. Ilık ve sıcak denizlerin üst düzeylerinde ve sahillerden uzakta yaşar. Uzunlukları ortalama 50 cm’dir. 20 – 30′lu gruplar halinde gezerler. Bilhassa Ege ve Akdenizde rastlanır. Etçil bir balıktır ve sürü halindeki küçük balıklarla beslenir. Etleri beyaz ve lezzetli olmakla beraber kütle avcılığı yapılamadığı için ekonomik değeri önemsizdir. Erken ilkbahardan yaza kadar her seferinde 1.000 – 1.500 olmak üzere 7 – 8 defa yumurta verirler.
sirenmi yoksa müzikmi çalan irem bahçesinde kaçtı tiren bak doldurdum mürekkeb kalemimle dağları soldurdum..
Balık Çeşitleri Ve Balık Seçimi
Balıklarla daha yakın bir ilişki kurmak niyetindeyseniz, gelin bir yolculuğa çıkalım. Bu yolculuk denizde başlasın, balıkçı tezgâhlarında devam etsin ve midenizde son bulsun.
Gelin, onca suikasta rağmen Türkiye sularında hayatta kalmayı başarmış bu müthiş canlıları yakından tanıyalım.
7 yaşından beri balık avlayan, 7-18 yaş arasında babası ve ağabeyiyle Kuşadası’ndaki en keyifli balık maceralarında rol alan, 18′inde üniversite için İstanbul’a gelerek Boğaz’da kefal, istavrit, çinakop peşinde koşan, 25′inde zaten bir türlü alışamadığı kamış balıkçılığından sıkılarak Assos’u keşfeden, o gün bugün Assos’un minik limanında ya da kerterizle tespit ettiği derin kayalıklarında İzzet Kırık’la birlikte olta başında sabahlayan, bu süreç içinde balığın geometrik olarak azaldığını dehşetle izleyen, trollere kin besleyen, gözünün önünde dinamit atma cesaretini gösterenlerle mahkemelik olan, denizden çıktıktan sonra nefes almaya çalışan balığın gözlerine bakarken çoğu kez vicdan azabı duyan, ancak balıkların korteksleri olmadığı için acı çekmediklerini düşünerek kendini avutan bir insan olarak aslında sizlere balığın ta kendisini, onun “duyguları”nı ve aramızdaki ilişkiyi anlatmak isterdim. Ama anlatmayacağım. Konumuz bu olmadığı için…
Babam ve Kaya Enişte’min bir gün olta ile 104 parça levrek yakaladığını da anlatmayacağım. Ağabeyimin bayat ekmekten yapılmış hamurla çektiği çipuralara hiç girmeyeceğim. 200 gramlık canlı kefalları, sinaritlere ve orfozlara nasıl yem yaptığımıza hiç değinmeyeceğim. Çünkü bunlar da konumuz değil.
Ama peşinen şunu söyleyebilirim. Balığın lezzetini, değerini ve farkını, onunla haşır neşir olanlar, ona dokunanlar, onunla bir şekilde ilişki kuranlar daha iyi kavrıyor. Hijyenik ve pasif bir tavırla, şef garsona “Bana en iyi balığı getir” diyenler değil.
Peki şu ana kadar böyle bir ilişkiye girme şansı olmayanlar, balıkla sadece restorandaki tabakta tanışanlar ne yapmalı? Sanırım bu yazı da onlar için yazıldı. Tabii ki yukarıda yaşam ipuçları verilen Egelinin penceresinden ve onun doğrularıyla…
7 yaşından beri balık avlayan, 7-18 yaş arasında babası ve ağabeyiyle Kuşadası’ndaki en keyifli balık maceralarında rol alan, 18′inde üniversite için İstanbul’a gelerek Boğaz’da kefal, istavrit, çinakop peşinde koşan, 25′inde zaten bir türlü alışamadığı kamış balıkçılığından sıkılarak Assos’u keşfeden, o gün bugün Assos’un minik limanında ya da kerterizle tespit ettiği derin kayalıklarında İzzet Kırık’la birlikte olta başında sabahlayan, bu süreç içinde balığın geometrik olarak azaldığını dehşetle izleyen, trollere kin besleyen, gözünün önünde dinamit atma cesaretini gösterenlerle mahkemelik olan, denizden çıktıktan sonra nefes almaya çalışan balığın gözlerine bakarken çoğu kez vicdan azabı duyan, ancak balıkların korteksleri olmadığı için acı çekmediklerini düşünerek kendini avutan bir insan olarak aslında sizlere balığın ta kendisini, onun “duyguları”nı ve aramızdaki ilişkiyi anlatmak isterdim. Ama anlatmayacağım. Konumuz bu olmadığı için…
Babam ve Kaya Enişte’min bir gün olta ile 104 parça levrek yakaladığını da anlatmayacağım. Ağabeyimin bayat ekmekten yapılmış hamurla çektiği çipuralara hiç girmeyeceğim. 200 gramlık canlı kefalları, sinaritlere ve orfozlara nasıl yem yaptığımıza hiç değinmeyeceğim. Çünkü bunlar da konumuz değil.
Ama peşinen şunu söyleyebilirim. Balığın lezzetini, değerini ve farkını, onunla haşır neşir olanlar, ona dokunanlar, onunla bir şekilde ilişki kuranlar daha iyi kavrıyor. Hijyenik ve pasif bir tavırla, şef garsona “Bana en iyi balığı getir” diyenler değil.
Peki şu ana kadar böyle bir ilişkiye girme şansı olmayanlar, balıkla sadece restorandaki tabakta tanışanlar ne yapmalı? Sanırım bu yazı da onlar için yazıldı. Tabii ki yukarıda yaşam ipuçları verilen Egelinin penceresinden ve onun doğrularıyla…
GENEL DOĞRULAR
Tüm genetik şifreleri ve mevsimselliği bir kenara atarsak, genel olarak balığa lezzetini veren, onun beslenme biçimi ve çeşitliliğidir. Etobur balıkların (belki de bu tanım ilk kez yapılıyor), yani kendisinden kaçma şansı olan diğer balık ve deniz canlılarını yiyerek beslenen balıkların (lüfer, levrek, sinarit, palamut), otobur balıklardan, yani balık yakalama şansı olmayan küçük ağızlı, ısırıcı değil emici balıklardan (kefal, sarpa, kaya balığı, ot balığı, kupes) daha lezzetli olduğu söylenebilir. İstisnalar yok mudur? Olmaz mı? Barbunya otoburdur ve çok lezzetlidir, köpekbalığı da lezzetsiz.
İkinci önemli kriter ise beslenmenin çeşitliliği ve balığın gezginliğidir. Bu noktada da yiyeceğin daha çeşitli olduğu derin suda yaşayan balıkların (mercan, fangri, karagöz, kırlangıç, lagos) ve gezerek-göçerek değişik denizlerin tatlarını vücutlarında barındıran balıkların (hamsi, sardalye, uskumru, lüfer, palamut) göreceli olarak daha lezzetli olduğu söylenebilir. Bu teorinin en basit kanıtı çiftliklerde yetiştirilen balıklar ve en uçtaki örneği ise akvaryum balıklarıdır. Çamurdan ya da betondan ya da camdan yapılmış havuzlarda tek tip yapay yemle beslenen ve hantallaşan balık lezzetini de kaybeder.
İkinci önemli kriter ise beslenmenin çeşitliliği ve balığın gezginliğidir. Bu noktada da yiyeceğin daha çeşitli olduğu derin suda yaşayan balıkların (mercan, fangri, karagöz, kırlangıç, lagos) ve gezerek-göçerek değişik denizlerin tatlarını vücutlarında barındıran balıkların (hamsi, sardalye, uskumru, lüfer, palamut) göreceli olarak daha lezzetli olduğu söylenebilir. Bu teorinin en basit kanıtı çiftliklerde yetiştirilen balıklar ve en uçtaki örneği ise akvaryum balıklarıdır. Çamurdan ya da betondan ya da camdan yapılmış havuzlarda tek tip yapay yemle beslenen ve hantallaşan balık lezzetini de kaybeder.
TAZE BALIK SEÇİMİ
Denizden yeni çıkmış ve dolaba girmemiş “çok taze” balık insana büyük keyif verir, “taze” balık idare eder, “bayat” balık süründürür, “çok bayat” balıksa öldürür. Dolayısıyla çok bayat balık satan balıkçı katildir ve katiller vardır. Bunlar, kırk yılda bir balık alan, tanımadıkları, gelip geçici müşterileri vururlar.
Gerçekten de tazeyken bol A, B, D vitamini ve protein içeren, kalp rahatsızlıklarına karşı koruyucu görev üstlenen ve madensel tuzlar (iyot, fosfor, kalsiyum, klor) bakımından oldukça zengin olan balık, bayatladığında aynı özellikleri göstermez, aksine tehlike arz eder. Bayatlamış balıktaki toksinler zehirlenmelere ve ölümlere yol açabilir. Ayrıca taze balık pişirildiğinde, bayat balıkla karşılaştırılamayacak kadar daha lezzetli olur. Bu nedenle taze balık almak sağlığımız ve damak tadımız açısından şarttır. Bu gerekliliği yerine getirmek ise birkaç özelliğe dikkat etmekle mümkün.
Gözlerden başlamak doğrudur. Çünkü gözler, balığın orasını burasını kurcalamadan size ilk ipucunu verir. Gözler canlı ve saydam olmalıdır. Ferini yitirmemiş olmalıdır. Sanki size “beni al” dercesine, sanki canlıymış gibi bakmalıdır. Bakmıyorsa siz de ona bakmayın, yan tezgâha geçin. Bakıyorsa, onu aşağıdaki testten geçirin.
1. Taze balığın eti serttir.
2. Derisi, pulları parlaktır. Pulları kolayca kopmaz.
3. Taze balığın solungaçları kırmızı renkli ve nemlidir. Bayat balığın solungaçlarının rengi ise turuncuya dönüktür.
4. Taze balık suya bırakıldığında dibe çöker.
5. İnanmayacaksınız ama sinekler taze balıkla daha yakından ilgilenir.
Gerçekten de tazeyken bol A, B, D vitamini ve protein içeren, kalp rahatsızlıklarına karşı koruyucu görev üstlenen ve madensel tuzlar (iyot, fosfor, kalsiyum, klor) bakımından oldukça zengin olan balık, bayatladığında aynı özellikleri göstermez, aksine tehlike arz eder. Bayatlamış balıktaki toksinler zehirlenmelere ve ölümlere yol açabilir. Ayrıca taze balık pişirildiğinde, bayat balıkla karşılaştırılamayacak kadar daha lezzetli olur. Bu nedenle taze balık almak sağlığımız ve damak tadımız açısından şarttır. Bu gerekliliği yerine getirmek ise birkaç özelliğe dikkat etmekle mümkün.
Gözlerden başlamak doğrudur. Çünkü gözler, balığın orasını burasını kurcalamadan size ilk ipucunu verir. Gözler canlı ve saydam olmalıdır. Ferini yitirmemiş olmalıdır. Sanki size “beni al” dercesine, sanki canlıymış gibi bakmalıdır. Bakmıyorsa siz de ona bakmayın, yan tezgâha geçin. Bakıyorsa, onu aşağıdaki testten geçirin.
1. Taze balığın eti serttir.
2. Derisi, pulları parlaktır. Pulları kolayca kopmaz.
3. Taze balığın solungaçları kırmızı renkli ve nemlidir. Bayat balığın solungaçlarının rengi ise turuncuya dönüktür.
4. Taze balık suya bırakıldığında dibe çöker.
5. İnanmayacaksınız ama sinekler taze balıkla daha yakından ilgilenir.
BALIĞIN SAKLANMASI
Burada da genel bir kuraldan bahsetmek mümkün. Balığı, buzdolabında ya da buzlukta ya da şokta bekletmek, onun lezzetini ve doğal dokusunu kaybetmesine neden olur. Balık, denizden çıktıktan sonra ne kadar az sürede midenize girerse o kadar keyif verir. Buzluğa giden balıktaki lezzet kaybı balık çeşitlerine göre de farklılık gösterir. Sözgelimi zargana, hamsi, sardalye gibi kendini çabuk salan balıklardaki buzluk sonrası lezzet kaybı daha fazladır.
Ancak çoğu kez balığı günü gününe tüketmek mümkün olmadığı için buzlukla ilgili birkaç öneri sunmakta da fayda var. Balığı mümkünse temizleyerek buzluğa kaldırın. Çünkü ölü bir balığın iç organlarının tadı, zaman içinde onun etine nüfuz edebilir. Balığı buzluğa koyarken mümkün olduğu kadar kuru olmasına özen gösterin ve gazete kâğıdına sarın. Balıkları toplu halde (birbirine değecek biçimde) buzluğa atmaktan ve ani şoklamalardan kaçının. Donmuş balığı çözerken de aynı mantık geçerli. Hızla çözülen balık kendini bırakır ve gevşer. Bu yüzden su ve özellikle ılık su kullanmayın. Balığı oda sıcaklığında yavaş yavaş çözün. Tuz balığı sertleştirir, bu yüzden buzluğa atmadan önce asla tuzlamayın.
Ancak çoğu kez balığı günü gününe tüketmek mümkün olmadığı için buzlukla ilgili birkaç öneri sunmakta da fayda var. Balığı mümkünse temizleyerek buzluğa kaldırın. Çünkü ölü bir balığın iç organlarının tadı, zaman içinde onun etine nüfuz edebilir. Balığı buzluğa koyarken mümkün olduğu kadar kuru olmasına özen gösterin ve gazete kâğıdına sarın. Balıkları toplu halde (birbirine değecek biçimde) buzluğa atmaktan ve ani şoklamalardan kaçının. Donmuş balığı çözerken de aynı mantık geçerli. Hızla çözülen balık kendini bırakır ve gevşer. Bu yüzden su ve özellikle ılık su kullanmayın. Balığı oda sıcaklığında yavaş yavaş çözün. Tuz balığı sertleştirir, bu yüzden buzluğa atmadan önce asla tuzlamayın.
BALIĞIN TEMİZLENMESİ
Balığın temizlenmesi, en az pişirilmesi kadar önemlidir. Formunu bozmadan, gerekli temizliği yapmak, iyi bir balık yemeğinin ilk aşamasıdır.
1. Öncelikle işe pulları temizlemekle başlayabilirsiniz. Pulların kabarması için bir miktar suyun içinde bekletebilirsiniz. Balığın yüzeyini pulların tersi yönünde (çok sert hareketlerden kaçınarak) bıçakla kazıyarak temizleyin. Özellikle sırta, karına, başa ve kuyruğa yakın yerlere özen gösterin. Çünkü en çok bu bölgelerde pul kalır. Balığın pullarını tamamen temizlediğinizden emin olmak için, tıpkı sakal tıraşı sonrasında olduğu gibi, balığın bedeninde pulların çıkma yönünün tersinde parmak uçlarınızı gezdirin.
2. Pulları temizledikten sonra, ikinci aşama, balığın iç organlarını çıkarmak. Keskin bir bıçakla balığın solungaçlarından başlayarak karnındaki deliğe kadar tek ve sert bir hareketle yarın. Balığın solungaçları dahil iç organlarını, (başparmağınızla destek alarak) işaret ve orta parmak yardımıyla çıkarın. İsteğe göre yüzgeçleri de keskin bıçakla kesin. Balığın etine zarar vermemeye dikkat edin.
3. Son aşama olarak balığı bol suyun altında iyice yıkayın. Yıkarken dikkat etmeniz gereken nokta, kılçık kısmının üzerine yapışık olan siyah zarı da parmağınızla sıyırarak almak ve yine kılçık üzerinde birikmiş kanı bıçak ucuyla yararak akıtmak. Aksi takdirde balığınız tam olarak temizlenmiş sayılmaz.
4. Küçük balıkları temizlerken elinizden kaymamaları için, balıkları geniş bir kabın içine koyun ve üzerine bir miktar mısır unu serpip balıkları una bulayın. Böylece hem balıkları daha kolay temizlemiş hem de ellerinizde kalacak olan balık kokusunu azaltmış olursunuz.
1. Öncelikle işe pulları temizlemekle başlayabilirsiniz. Pulların kabarması için bir miktar suyun içinde bekletebilirsiniz. Balığın yüzeyini pulların tersi yönünde (çok sert hareketlerden kaçınarak) bıçakla kazıyarak temizleyin. Özellikle sırta, karına, başa ve kuyruğa yakın yerlere özen gösterin. Çünkü en çok bu bölgelerde pul kalır. Balığın pullarını tamamen temizlediğinizden emin olmak için, tıpkı sakal tıraşı sonrasında olduğu gibi, balığın bedeninde pulların çıkma yönünün tersinde parmak uçlarınızı gezdirin.
2. Pulları temizledikten sonra, ikinci aşama, balığın iç organlarını çıkarmak. Keskin bir bıçakla balığın solungaçlarından başlayarak karnındaki deliğe kadar tek ve sert bir hareketle yarın. Balığın solungaçları dahil iç organlarını, (başparmağınızla destek alarak) işaret ve orta parmak yardımıyla çıkarın. İsteğe göre yüzgeçleri de keskin bıçakla kesin. Balığın etine zarar vermemeye dikkat edin.
3. Son aşama olarak balığı bol suyun altında iyice yıkayın. Yıkarken dikkat etmeniz gereken nokta, kılçık kısmının üzerine yapışık olan siyah zarı da parmağınızla sıyırarak almak ve yine kılçık üzerinde birikmiş kanı bıçak ucuyla yararak akıtmak. Aksi takdirde balığınız tam olarak temizlenmiş sayılmaz.
4. Küçük balıkları temizlerken elinizden kaymamaları için, balıkları geniş bir kabın içine koyun ve üzerine bir miktar mısır unu serpip balıkları una bulayın. Böylece hem balıkları daha kolay temizlemiş hem de ellerinizde kalacak olan balık kokusunu azaltmış olursunuz.
BALIĞIN PİŞİRİLMESİ
Balık pişirirken de genel bir kuraldan bahsetmek mümkün: Izgara, balığın öz lezzetine en az müdahale eden pişirme biçimidir. Dolayısıyla lüfer, levrek, sinarit, çipura, palamut, mercan, kalkan, kılıç gibi “makbul balıkları” ızgara yapmanız daha doğru olur. Aynı şekilde yağlı olduğu zamanlarda ızgarası yapılırsa balık lezzet kazanır. Izgara kısık ateşte yapılmalıdır. Mangalda yapacaksanız korun üzerine bir miktar tuz atarak etkisini azaltmak ve balığın yanmasını engellemek doğru olur. Bu noktada kızartma, buğulama, pilaki gibi pişirme biçimlerinin, göreceli olarak daha az lezzetli balıklara “ek kaynaklarla” (yağ, domates, patates, soğan, maydanoz vs) lezzet kattığı söylenebilir.
Hamsi,istavrit ve mezgit gibi küçük balıkları kızartırken, tavaya yağ koyup kızdırdıktan sonra, unladığınız balıkları tavaya aralıksız olarak, düzgünce dizin. Balıkları tek tek çevirmek yerine tıpkı mücver yapıyormuşsunuz gibi, tavanın üzerine bir tabak kapatarak, tek bir hamlede tüm balıkların pişen ve pişmeyen tarafını ters yüz edin. Böylece balıkları dağıtmadan pişirmiş olursunuz ve hepsini aynı sıcaklık seviyesinde servis yapabilirsiniz.
Hamsi,istavrit ve mezgit gibi küçük balıkları kızartırken, tavaya yağ koyup kızdırdıktan sonra, unladığınız balıkları tavaya aralıksız olarak, düzgünce dizin. Balıkları tek tek çevirmek yerine tıpkı mücver yapıyormuşsunuz gibi, tavanın üzerine bir tabak kapatarak, tek bir hamlede tüm balıkların pişen ve pişmeyen tarafını ters yüz edin. Böylece balıkları dağıtmadan pişirmiş olursunuz ve hepsini aynı sıcaklık seviyesinde servis yapabilirsiniz.
BALIĞIN AYIKLANMASI
Temel prensip soğutmadan ayıklamaktır. Buğulama ve pilakide işiniz kolay çünkü balık bir anlamda haşlandığı için parçalanarak kılçıklarından çok çabuk ayrılır. Küçük balıkların, ya da küçük parçalara ayrılmış (fileto, halka) büyük balıkların tavasında da sorun yok. İsterseniz bütün bütün yutun.
Ama büyük balıkların ızgarası ve tavasında bazı noktalara dikkat etmekte fayda var.
Balığın başı ve kuyruğuyla pişirildiğini varsayarsak önce kuyruğu etin başladığı yerden kesin. Çatalınızla destek olup bıçakla balığın sırt kılçığını çıkarın. Balığın bir yüzünü yatay olarak, baştan kuyruğa doğru bıçakla (bıçak orta kılçığa değecek şekilde) çizin. Çizdiğiniz yere bıçağı sokarak sırtına kadar olan kısmı kaldırın. Sırt kılçığını aldığınız için balığın o kısmında kılçık yoktur. (Dikkat ederseniz şu ana kadar balığın dörtte birine müdahale ettiniz, dolayısıyla balık soğumadı)
İkinci aşamada balığın kuyruğuyla “göbek deliği” arasındaki blok kılçığı çıkartın. Yine bıçakla orta kemikten destek alarak balığın diğer dörtte birlik kısmını açın. Burası balığın en kılçıklı (tane tane kılçıklı) ama en lezzetli yeridir. Özellikle balığın göbek deliğiyle başı arasındaki bölgedeki kılçıkları (ki burası balığın adeta ana iskeletine bağlanan kaburgası gibidir) iyi temizleyin.
Gördüğünüz gibi, balığın daha yarısını yediniz ve orta kılçığı henüz çıkarmadınız, dolayısıyla soğumasını da büyük ölçüde engellediniz. Şimdi artık işiniz daha kolay. Orta kılçığı kuyruktan başlayıp kafaya doğru (kafa da dahil) sıyırın. Tabakta kalan balık ilk iki etapta yediğinizin simetriği aslında.
Ama büyük balıkların ızgarası ve tavasında bazı noktalara dikkat etmekte fayda var.
Balığın başı ve kuyruğuyla pişirildiğini varsayarsak önce kuyruğu etin başladığı yerden kesin. Çatalınızla destek olup bıçakla balığın sırt kılçığını çıkarın. Balığın bir yüzünü yatay olarak, baştan kuyruğa doğru bıçakla (bıçak orta kılçığa değecek şekilde) çizin. Çizdiğiniz yere bıçağı sokarak sırtına kadar olan kısmı kaldırın. Sırt kılçığını aldığınız için balığın o kısmında kılçık yoktur. (Dikkat ederseniz şu ana kadar balığın dörtte birine müdahale ettiniz, dolayısıyla balık soğumadı)
İkinci aşamada balığın kuyruğuyla “göbek deliği” arasındaki blok kılçığı çıkartın. Yine bıçakla orta kemikten destek alarak balığın diğer dörtte birlik kısmını açın. Burası balığın en kılçıklı (tane tane kılçıklı) ama en lezzetli yeridir. Özellikle balığın göbek deliğiyle başı arasındaki bölgedeki kılçıkları (ki burası balığın adeta ana iskeletine bağlanan kaburgası gibidir) iyi temizleyin.
Gördüğünüz gibi, balığın daha yarısını yediniz ve orta kılçığı henüz çıkarmadınız, dolayısıyla soğumasını da büyük ölçüde engellediniz. Şimdi artık işiniz daha kolay. Orta kılçığı kuyruktan başlayıp kafaya doğru (kafa da dahil) sıyırın. Tabakta kalan balık ilk iki etapta yediğinizin simetriği aslında.
LİMON TARTIŞMASI
Son olarak “Balığa limon sıkılır mı?” sorusunu yanıtlamakta fayda var. Soruya kesin bir yargı ile yaklaşmanın doğru olmadığına inanıyorum. Aslında bu, size ve damak zevkinize bağlı… Ben her zaman sıkarım, ama “balıktan iyi anladığını iddia edenler”, “Balığa limon sıkmak cinayettir” diyebilir. Limon olayının II. Dünya Savaşı sırasındaki yiyecek kıtlığı sırasında Fransa’da çıktığına dair söylentiler var. Balıklar genelde bayatlamak üzere olduğu için, Fransızlar hem biraz lezzet katmak hem de doğal bir dezenfektan görevi görsün diye balığın üzerine limon sıkarlarmış. Ancak dediğim gibi bu tamamen zevk ve alışkanlık meselesi…
BALIK ÇEŞİTLERİ
Evet, gördüğünüz gibi balığı aldınız, sakladınız, temizlediniz, pişirdiniz, ayıkladınız ve yediniz. Ama bunları hangi balığa yaptınız? İsterseniz şimdi de Türkiye’deki belli başlı, en bilinen ve bulunabilen balık çeşitlerine bir göz atalım. Bakalım hangisi size ve damak zevkinize uygun.
BARBUNYA: Kırmızı ve morumsu rengiyle bilinir. İnce derili ve iri pullu oluşuyla kolay temizlemeye uygundur. İri olanlarının ızgarası iyi olur.
ÇİPURA: İstanbul ve Marmara’da “alyanak” adıyla bilinir. Bence balıkların şahıdır. Hem göçmen, hem yerleşik, hem etobur hem otobur bir balıktır. Hem derin hem de alçak su da yaşar. Bu özellikleriyle şahsına münhasırdır. Tabii bütün bu sayılanlar artık nadiren bulunan deniz çipuraları için geçerlidir. Değerli olduğu için çiftliklerde er çok yetiştirilen balık türüdür. Deniz çipurası çiftlik çipurasına göre daha açık renkte olur ve başı biraz daha büyüktür. Beyaz etlidir, ızgarası iyi olur. Kafası da ayıklanarak yenebilir, özellikle yanakları lezzetlidir. Küçüğüne lidaki denir. Porsiyonluk yani 200-500 gr arasında olanların en lezzetli olduğu söylenir.
DİL BALIĞI: Ayıklaması son derece kolay lezzetli bir balıktır. Pişirirken kıvrılmaması için iki yerinden kırılır.
DÜLGER BALIĞI: Kılçıkları kemik halinde olduğundan balıkçıya ayıklatılmalıdır.
GELİNCİK BALIĞI: Musevi vatandaşlarımız arasında “gaya balığı” olarak da bilinir. Musevilerin Sina Çölü’nde aç kaldıktan sonra ilk yedikleri balık olduğu inancıyla kutsallık kazanmıştır. Musevilerde cuma günleri gelincik balığı pişirme geleneği vardır. Az çıkan bir balıktır. Ekşi erikle, buğulama usulü pişirilen balık çok lezzetli olmasına karşın pek bilinmez.
GÜMÜŞ: Siyah etli bin balıktır. Tavası iyi olur.
HAMSİ: Kış mevsiminde yağlı ve lezzetlidir. İlkbahar ve yaz aylarında, yumurtasını ve spermlerini dökmüş olduğundan yağsız durumdadır.
İSKORPİT: Lipsos ile çok benzer. Lipsos daha az çıkar. Dikenleri zehirli olduğundan kesinlikle balıkçıya ayıklatılmalıdır.
İSTAVRİT: Denizlerimizde 3 çeşit istavrit vardır. Bunlar sarıkanat istavrit, karagöz istavrit ve Karadeniz istavritidir. Her üçünün de yavrularına kraça denir. En lezzetli cinsi sarıkanat istavrittir ve kasım ayından itibaren Marmara’da görülür.
İZMARİT: Yaz aylarında sahillerde ve rıhtım kenarlarında avlamak mümkündür. İrilerine kanal veya pabuç istavriti, küçüklerine kancur ismi verilir. Derisi kalın, eti tatlımsıdır.
KALKAN: Asıl yaşadığı yer Karadeniz’dir. Omurgası ve kılçıkları çok kalın olduğundan balıkçıya temizletmek gerekir.
KARAGÖZ: Sularımızın eti beyaz ve lezzetli balıklarından biridir. Kışın daha yağlı olur. Derin sularda yaşar.
KAYABALIĞI: Sindirimi kolay, beyaz etli bir balıktır.
KEFAL: Ülkemiz sularında 6 tür kefal yaşar. Bunlar haskefal, altınbaş kefal, topbaş kefal, pulaterina, ilarya, dudaklı kefaldır. Haskefaldan balık yumurtası çıkarılır. Pulaterinadan da
likorinos denilen tütsülü balık yapılır.
likorinos denilen tütsülü balık yapılır.
KILIÇ: En lezzetli olduğu dönem, Karadeniz’den Marmara’ya göç devresidir. Marmara’da ilkbahar sonuna kadar zıpkınla avlanır.
KIRLANGIÇ: En az kokusu olan balık türüdür. Çorbasını yapmak için en uygun balıktır. Buğulaması da iyi olur.
KOLYOZ: Uskumruya benzese de daha lezzetsizdir. Mavimtrak renktedir. Tuzlama yapmak için uygun bir balıktır.
LAGOS: Beyaz etli lezzetli bir balıktır. Ege ve Akdeniz’de boldur. Grida adı da verilir.
LEVREK: Beyaz etli, sindirimi kolay bir balıktır. Alçak sularda yaşar. Pişirmede sonsuz seçenek sunabilir. Küçüğüne ispendek ya da Ege’de palaz denir.
LÜFER: Yavru halinden itibaren iriliğe ulaşana dek, defne yaprağı, çinakop, lüfer ve kofana isimlerini alır. Çinakopun ızgarası iyi olur. Lüferin ise ilkbaharda yağsız olduğu için ızgarası iyi olmaz.
MERCAN: Lezzetli, beyaz etli bir derin su balığıdır. Saroz Körfezi’nden başlayarak tük Ege sahillerinde görülür. Kendine özgü yosunumsu bir kokuya sahiptir. Mandagöz mercan, fangri isimleriyle anılan türleri vardır. Yavrularına litrinoz denir. Karadeniz’de avlanmaz.
MEZGİT: Trol ağlarıyla avlandığı için pazarlarda sık sık bulunabilir. Ege’de bakkalyaros ismiyle anılır.
ORFOZ: Beyaz etli bir derin su balığıdır. Kafasından çorba yapılabilir.
PALAMUT: Toriğin yavrusu olan palamut, geçici balıklardandır. Eylülün ikinci haftası Karadeniz’den Marmara’ya iniş ve ilkbaharda Marmara’dan Karadeniz’e çıkış yapar. Küçüğüne çingene palamudu ya da deniz bıldırcını denir. Karadeniz’in az tuzlu ve bol gıdalı sularında büyüyerek eylül ortalarında normal birer palamut olurlar. A ve D vitamini açısından diğer balıklara göre daha zengindir.
SARDALYE: Ateş balığı olarak da bilinir. Kasım ayı ortalarından ertesi senenin haziranına kadar lezzetli olmaz.
SİNARİT: Çok lezzetli beyaz etli bir balıktır. Saros Körfezi’nde bolca bulunur. Kafasından çorba yapılabilir.
TEKİR: Barbunya ile aynı familyadandır. Derisi pembemsidir ve üzerinde kırmızı lekeler taşır. Barbunyadan daha lezzetlidir.
USKUMRU: Yağlı ve lezzetli bir balıktır. Yaz mevsiminde yağlı olmadığı için lezzetini kaybeder.
ZARGANA: Uzun, ince, yeşilimsi renktedir. Buğulaması dışında pişirilen yemekleri çok kılçıklı olduğu için iyi olmaz. Ama çok taze olduğunda tavası da yapılabilir.
Kaynak: İyibilgi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder